HRİSTİYANLIĞIN DÖRT TEMEL TAŞI

VAFTİZCİ(HZ.) YAHYA

M.S.27 yıllarında Şeria nehrinde İsa peykamberi vaftiz(suyu yolu ile
günahlardan arınma) etmesiyle mesihlik yolunda en büyük etkiyi bırakan
kişi olarak çıkıyor karşımıza.
Bir yahudi olan Zekeriya'nın oğludur.Müslümanlar,Sabiiler(Mandenistler)
ve Bahailer tarafından peykaber olarak kabul edilsede;Hristiyanlarca "elçi,öncü,müjdeci"
olarak görülür ve aziz alarak kabul edilir.
Tarihcilere göre Yahya ile karşılasan İsa'nın hayatı,ögreti ve fikirleri
tamamen değişerek bir idol'e dönüşür.

HAVARİ YEHUDA(İŞKARİYOT)

İsa peykamber'in 12 öğrencisinden biri olan ve"katil(30 gümüş dinar'a İsa'yı ele vererek ölümüne
sebep olduğu için) veya "şeytanın yardımcısı"olarak anılan havaridir.
Son yıllarda keşfi yapılan ve "Yehuda İncili" olarak anılan(M.S 220-330
yazıldığı sanılan orjinalinde 62 sayfası olan fakat günümüzde 26 sayfadan bölümleri olan) kitap'ta
Yehuda'nın bakış açısıyla İsa'nın başından geçenler anlatılmaktadır.
Özet olarak; İsa,kendisinden önce gelen mesihlerin yahudi halkı
esaretten kurtarmak için acı çekerek kurban edildikleri bilmekteydi.
Bunun üzerine "son yemek"te Yehuda'nın kulağına "üzerine düşeni yap"
diye fısıldar.Yehuda öğretmeni tarafından kendine verilen görevi yerine
getirir fakat çevre baskısına dayanamayarak kendini asar.
Görülen o ki;Yehuda,İsa'nın mesihlik kariyerinde önemli bir rol almıştır.

MAGDALALI(MECDELLİ) MERYEM(MARİA,MARY)

İsa'nın ögrencisi ve havarisi olmamasına rağmen ona inanan ve yardımını
esirgemeyen azize'dir.Uzun yıllar katolik kilisesince "fahişe" imajı
verilmiş olmasına rağmen,İsa'nın meshilik yolundaki kilit isimlerden
biridir.Şöyle ki;Romalılarca çarmıh'a gerilerek öldürülen İsa,yı bir magara mezarına
koyan Aramatlı Yusuf,yahudi din adamlarının baskısı üzerine
magaranın girişini büyük ve ağır bir taşla kapatırır.Daha sonra romalılarca
mağara çevresine nöbetciler yerleştirilir.İceri girmek ve dışarı
çıkmak münkün değildir.İsa'nın ölümünün ikinci gününde naşı yikamak
için gelen Meryem ve yanındakiler mağaranın açık olduğunu ve cesedin
olmadığını görerek şok olurlar.Meryem'i önemli kılan olaylar zinciri bundan sonra başlar.
İsa'nin ögrencileri ve annesine olayı haber vermek
için yola çıkan Meryem'in karşısına İsa çıkar.Meryem'e "göğe yükseldiğini ve babasının yanında olduğunu"söyler.

AZİZ PAVLUS(SAUL)

İsa mesih'in öğretilerinin bir din olma yolunda en önemli rol oynayan
kişidir.Ögrencileri ve takipçileri arasında yahudi olmayan ve sonradan
havari olarak görülen tek kişidir.
M.S 5 yılında Tarsus'da Roma vatandaşı olarak doğan Pavlus'un hayatı
M.S.34-36 yılları arasında Kudüs'teyken meydana gelen bir olayla
tamamen değişir.Burada İsa öğretilerinin ilk şehidi olan Stefan'ın
taşlanarak öldürülmesine tanık olur ve bu onu derinden etkiler.M.S 36-37
yıllarında Filistin'deki İsa yanlısı yahudileri Kudüs'e götürmek için
görevlendirilir.Şam yolunda İsa mesih kendisine görünerek"neden beni
takip etmiyorsun?"demesi,Pavlus'un hayatındaki dönüm noktası olur.
Bu olaylardan sonra İsa öğretileri Pavlus tarafından yeni bir din şeklini
almaya başladı.Şöyle ki;Şam'dan Kudüs'e Kifas'la tanışmaya gider ve
orada Kıbrıs'lı Barnabas aracılığıyla İsa'nın kardeşi Yakub ve diğer
havariler ile tanışır.Burada kafasındaki "Hristiyanlık"dini projesi şekillenmeye başlar.Bu din sadece yahudilere ait olmamalıydı ve toplumun her kesimini kapsamalıydı.Bu nedenle Barnabas'ı yanına
alarak Antakya'ya gelir ve ilk kiliseyi burada kurarlar.Artık İsa öğretileri
bir dindir ve kilisesi vardır.
Bundan sonraki dönemlerde Pavlus yeni dinin yayılması için 15.000 km
yakın yolculuk yapar ve kiliseler kurar.

KRALİÇELER

KRALİÇE TOMRİS(TOMYRİS,TEMİR)

M.Ö 530 yıllarında Saka topraklarında hüküm süren Massaget'lerin
kraliçesidir.Aynı yıllarda Pers ve Medya topraklarında hüküm süren
Ahameniş imparatorluğunun kralı olan Persli Kiros ile yapmış olduğu
mücadelerle tarihe geçmiştir.
Saka topraklarını kral Kiros'a karşı korumaya çalışan Tomris,yapılan
son savaşta çok sevdiği oğlunu kaybedince kral'a şu mesaji gönderir;
"kana susamış kiros! sen oğlumu mertlikle değil o içtikçe zıvanadan
çıktığın şarap'la öldürdün.Ama güneş'e yemin ederim ki seni kanla
doyuracağım" Nihayetinde kraliçe sözünü tutar ve Kral Kiros'un başını
keserek kan dolu bir fıçı'ya koyar,Son sözleri"Hayattayken hiç kana
doyamamıştın,şimdi seni kanla doyuruyorum"olur.

KRALİÇE ZENNUBE,ZEYNEP(ZENOBİA,LULİA,JULIA)

M.Ö 240 yılında Suriye topraklarındaki Palmira krallığında doğdu.M.Ö 258
yılında kral Septimius Odaenathus'la evlenerek ikinci eşi oldu.M.Ö 267
yılında kocası ve tahtın varisi olan oğlu Hairan bir suikat sonucu
öldürülünce yönetime geçti.Kraliçe,Romalılarla barış anlaşması imzalayarak Palmira krallığını bir İmparatorluk haline gelmeye başladı.Suriye topraklarını Anadalolu'da Ankara ve Kalkedon'a kadar genişleterek,Mısır'a kadar olan toprakları"Mısır kraliçesi" ünvanıyla yönetmeye başladı.
Galya üzerinde hakimiyet sağlayan Roma İmp.Aurelian,barış anlaşmasını bozarak Palmiralılar üzerine ordularını göndermeye başladı.
M.Ö 274 yılında Antakya yakınlarında yapılan savaşta kraliçe Zeynep'in kuvvetleri bozguna uğrar.Sasanilerden yardım istemek için kaçan kraliçe
Zeynep Fırat nehri yakınlarında romalı süvarilerce yakalanarak esir
edilir.Roma İmp.tarafından roma şehri olan Tibur(Tivoli)'da iyi koşullar
altında esir hayatı yaşamaya başlar.

KRALİÇE II.ARSİNOE

Mısır Helenistik kraliçesi olarak M.Ö 316 yılında İskenderiye kentinde
doğmuştur.16 yaşına geldiğinde İskenderin genarellerinden olan Trak kralı
Lysimakhos ile evlenmiştir.Kocasının M.Ö 281 yılındaki Korupedion
savaşında ölmesinden sonra,Mısır kralı olan kardeşi II.Ptolemaios ile
evlenmiştir.Trak ve Mısır kralları tarafından aşırı derecede sevilen II.
Arsinoe tanrılaştırılarak "tanrı İsis" ile eş değerde görülmüş ve adına
yeni kentler yapılmıştır.M.Ö 270 yılında ölümünden önce ve öldükten
sonra bir kadının ve kraliçenin sahip olabileceği tüm onurlandırmalara
nail olarak mitolojik-tanrısal bir kişi olmuştur.

KRALİÇE VII.KLEOPATRA

M.Ö 69-30 yıllarında yaşamış Mısır-Helenistik döneminin son kraliçesi
olarak İskenderiye kentinde bir Yunanlı doğdu.Babası olan XI.Ptolemaion'un
isteği doğrultusunda kardeşi ile evlendi.
18 yaşında babasının ölümü üzerine kardeşiyle tahta çıkarak Mısır dinine
girdi.Kardeşi tarafından tahttan uzaklaştırılan Kleopatra Roma imparatoru
olan Gaius Julius Caesar(Sezar)'la Mısır'a dönerek kardesini öldürtürüp
Nil nehrine attırdı.Tek başına Mısır tahtına oturan Kleopatra,Sezar'ı
kendisine aşik ederek ondan Sezarion adında bir çocuk doğurdu.Roma ve Mısır topraklarını birleştirme hayali Sezar'ın M.Ö 44 yılında setatoda
Brütüs ve arkadaşları tarafından öldürülmesiyle kesintiye uğrar.Bu
dönemde Roma halkı ikiye ayrılır.
1) Sezar ve Diktatörlük yanlıları(General Marcus Antonius ve Sezar'ın
yeğeni ve varisi Octavian ve kraliçe Kleopatra)
2) Demokrasi yanlıları (Sezar'ın üvey oğlu Brütüs ve arkadaşları)
Bu iki görüş arasında yapılan savaşta Sezar'cılar galip çıkınca
İmparatorluk Marcus ve Octavian arasında doğu ve batı taprakların
yönetimi olarak ikiye ayrılır.Doğu topraklarının yöneticisi olan Marcus
Antonius,İskenderiye kentini merkez seçerek buraya yerleşir ve
Kleopatra ile aralarında büyük bir aşk başlar.
Germen topraklarında hakimiyet sağlayan Octavian'ın amacının "tek
başına imparator olmak" olduğunu ögrenen Marcus Antonius kraliçe
Kleopatra'nın telkinleriyle savaş ilan eder.(Burada Kleopatra'nın amacı
Sezar'ın varisi olan oğlu Sezarion bahane ederek Roma ve Mısır
toprakları üzerinde birleşik bir imparatorluk kurmak.)
İki ordu arasında Aktium'da yapılan savaşta yenilen Kleoptra ve Marcus'
un orduları olur.Hayal kırıklığı içindeki Kleopatra esir olma düşüncesinin
vermiş olduğu korkuyla,kendisini bir kobra yılanına sokturarak intihar
ettiği söylentisi günümüze kadar gelmiştir.

ÜNLÜ KADINLAR

KARTACA KRALİÇESİ DİDO(ELİSSA)

M.Ö 900-700 dönemlerinde yaşayan ve Kartaca(Tunus) şehrinin kurucusu olduğu düşünülen kraliçedir.İsimi;Fenike dilinde "gezgin,göçebe"anlamına
gelen Elişat kelimesinden gelerek Elissa olarak telavuz edilir.
Romalı şair Virjil'in anlatımına göre;Kuzey Afrika kıyılarında berber kral
Larbas(Hiarbas)'tan bir öküz derisi büyüklüğünde geçici toprak isteyen
Kraliçe Dido bu deri parçasını ince şeritler halinde keserek bir kale
kurabileceği kadar toprak parçasını almıştır.

KRALİÇE SAMMURAMAT

M.Ö 811-808 veya M.Ö 809-792 tarihlerinde Asurlular döneminde kraliçe

olmuştur.Kocası kral V.Shamshi-Adad'tır.

Mitolojik bir kahraman olan Semiramis'le aynı kişi olduğunu düşünülmüştür.

KRALİÇE ZABİBE(ZABİBİ,ZABİBA,ZABİBAH,HABİBE)

M.Ö 738-733 yılları arasında Qedar(Kedar-kuzey arap bölgesinde
Suriye çöllerinde hüküm süren göçebe arap kabilelerinden oluşmuş)krallığında hüküm sürmüştür.
Asur kralı III.Tiglat-Pileser ile yaptığı savaşta yenilerek
esir düşer ve vergi vermeyi kabul eder.Asur metinlerinden olan
Asurbanipal'da adı"arapların kraliçesi"olarak gecer.

KRALİÇE SAMSİ(SHAMSİ)

M.Ö 745-730 yılları arasında kraliçe Zabibe'den sonra Qedar(kedar)'da
hüküm süren kraliçedir.Rakhianu'nun müttefik olarak Asurlulara karşı
Sa dağı eteklerinde III.Tiglat-Pileser'e karşı savaştı.Savaşta yenilgiye
uğrayan Samsi vergi vermeyi kabul ederek Asur'a bağlı bir krallığın
kraliçesi olarak kaldı.

KRALİÇE YATİE(LATİ'E)

Qedar krallığında Samsi'den sonra M.Ö 730(yaklaşık olarak) yıllarındaki

kraliçesidir.Yatie kardesi Baasqanu komutasındaki ordusunu;Keldaniler ve

Elamlılardan oluşan müttefik güçleriyle Asur kralı Sennacherib'in üzerine

yolladı.Fakat yapılan savaşta orduları yenilir ve kardesi esir düşer. 

TARİHTE KADIN

KRALİÇE PUDUHEPA(PUDU-HEPA,PUDU-KHEBA)

M.Ö 1300 yıllarında yaşadığı sanılan ve Hitit kralı III.Hattuşili'nin karısı
olan Lawanzantiya(Elbistan) asıllı olan hitit kraliçesidir.
Hitit devleti yönetiminde ve politikasında büyük rol almış olan kraliçenin adına yapılmış devlet mühürlerinin olduğu gibi kocasının mühürlerinide kullanmaya yetkisi bulunuyordu.Sonradan kral olan oğlu IV.Tuthaliya
döneminde de kraliçelik unvanını sürdürmeye devam etmiştir.

KRALİÇE NEFERTARİ(NEFERTARİ MERYTMUT,MUT-NEFERTARİ)

M.Ö 1290-1254 yıllarında yaşadığı sanılan ve II.Ramses'in birinci eşi
olan mısır kraliçesidir.Adının anlamı"güzel eş" olan bu kraliçe 13 yaşındayken
15 yaşında olan II.Ramses'le evlendikten sonra hükümdarlık döneminde
20 yıl boyunca birinci eş olmayı sürdürmüş fakat daha sonraları önemi azalmıştır.
Ebu Simbel tapınağının yanında kraliçenin adını taşıyan bir tapınak bulunmaktadır.
II,Rames adına yapılan Ebu Simbel tapınağının inşa'sı sırasında hastalığından dolayı ölmüştür.

KRALİÇE ISETNOFRET(ASETNOFRET,İSİS-NOFRET,İSİTNOFRET)

Adının anlamı olan"guzel İset"olan kraliçe,II.Ramses'in ikinci esi ve
sonradan firavun olan Merneptah'ın annesidir.25 yıl boyunca kraliçelik
unvanını elinde tutmuştur.

KRALİÇE NEFERTİTİ

M.Ö 1379-1362 yılları arasında yaşamış olan kraliçe dünya'nın en tanınan
antik Mısır simalarındadır.Kocası firavun IV.Amenhotep'dir(sonradan Akhenaton ismini almıştır).Kelime anlamıyla ismi"gelen güzel"olan Nefertiti
firavun Tutankhamun'un kayın validesi olmasıylada tanınır.
Firavun Akhenaton döneminde tek tanrılı dine(sadece güneş tanrısı)
geçilmesınden dolayı Amun rahiplerince lanetlenerek sarayda meydana
gelen bir salgın hastalıkta öldüğü söylenir.Kocası döneminde elde ettiği
yetkilerle(firavun'un yetkisi olan tüm şeyler) döneminin en güçlü kadını
olan Nefertiti'nin hükümdarlığı kısa bir süreyi kapsamaktadır.

GÜÇLÜ KADINLAR

KRALİÇE PUABİ(ŞUBAT)

M.Ö 2600 yıllarında I.Ur sehri döneminde yaşayan önemli mevki sahibi
(kraliçe veya rahibe) olan bu güçlü kadının aslen Sami ırkından gelme Akad'lı olduğu düşünülmektedir.(mezarından çıkan silindir seklinde mühürler ve mezar taşına istinaden)
Kendisine Sümerce Puabi(Akadca"babamın sözü,vaddi veya emri anlamınca) denilen bu önemli kişinin Sümer ve Akad kralları için büyük önem taşıdığı düşünülmektedir.

KRALİÇE HATŞHEPŞUT(HATCHEPŞUT)

M.Ö 1472-1457 (diğer kaynak M.Ö 1503-1445)yıllarında Mısır'ın 18.hanedanlık döneminde yaşamış yazılı tarihin ilk kraliçelerindedir.
Firavun babası I,Thutmose'nin ani ölümünden sonra tahta çıkan üvey kardeşi II.Thutmose ile evlenmiştir.
Kocasının bir entrika sonucu tahttan indirilmesinden(Hatşhepşut
tarafından tuzağa düşürüldüğü sanılmakta)sonra küçük yaştaki oğlu III.Thutmose'un taht'a çıkmasını sağlamıştır.
Oğlunun küçük olan yaşından faydalanıp Amun tapınağı baş rahibi Hapuseneb'te dahil olmak üzere tüm bürokratların desteğiyle saltanatlığın ikinci yılında devleti bir "kadın firavun" olarak yönetmeye başlamıştır.

SABA ÜLKESİNİN KRALİÇESİ(MELİKESİ) BELKIS

Habeşce Nigis Saba olan ve diğer bazı kaynaklarda Makeda,Lilith,Nicaula,
Nikaule isimlerine sahip;Etiyopya,Yemen,Mısır(bir kısmı) topraklarında
hüküm sürdüğü düşünülen Saba uygarlığının kraliçesidir.
Hz.Süleyman (M.Ö 1370) ile olan diyaloğundan dolayı adı yazılı kayıtlarda
(özellikle dinlerin kitaplarında) geçmiştir.

KRALİÇE KHAMERERNEBTY II

"İki hanım'ın parlayan sevgilisi(hanımlarla anlatılmak istenen aşağı ve yukarı Mısır)" anlamındaki ismiyle M.Ö 2500 yıllarında Mısır 4.hanedanlık döneminde firavun olan Menkaure'nin karısıdır.
Babası firavun Kefre(khafra,khefren),annesi ise kralice I.Khamerernebty'dir.

KRALİÇE TİYE(TAİA,TİY,TİYİ)

M.Ö 1398-1338 yılları arasında yaşadığı sanılan Firavun Akhenaten'in
annesi,Tutankhamun'un büyük annesidir.

ŞEYTANLAR

İLK ŞEYTANLAR

"Kötü ruhlar" kavramı ilk olarak neolitik çağ'da insanların korkuları neticesinde ortaya çıkmıştır.Bu dönemde çeşitli semboller yaparak
veya takılar takarak bu kötü ruhlardan korunmaya çalışmışlardır.
"Kötü ruh" kavramı ilk olarak Zerdüşt'lük dini'de Ehrimen(Ahriman)-kötü
tanrı ifadesiyle;karanlığın,kaos'un,yalanların temeli olan şeytani
düşüncelerin başlangıcı oluşturmuş olur.
Zerdüştlük dini,çok tanrılı inanıştan"Ahura Mazda (iyi olan tanrı,iyiliklerin tanrısı),ve
Ehriman        (kötü olan tanrı)" olan iki tanrılı inanışa gecerek,"iyilik ve
kötülük" savaşının anlatıldığı efsanelerin başlangıcını oluşturur.

 Sümerler'de korku,hastalık ve doğa olayları gibi insanları doğrudan etkileyen şeylerin "kötü ruhlar ve iblisler" tarafından yapıldığına inanılırdı.Bu dönemlerde iblisler mitolojik bir şekil(biçim,görünüm)almaya başlamıştır.
Sümer,Akad,Asur,Babil mitolojilerinden örnek verecek olursak;
ALU (gece iblisi)
ASAG(nehirlerde var olan iblis)
ASAKKU(kötülük iblisleri)
GALLU(yeraltı şeytanı)
PAZUZU(rüzgar şeytanlarının kralı)
RABİSU (vampir iblis,kötü ruhlu)

Mısırlılarda hanedanlık döneminde ön plana çıkan ve sonradan kötülüğün
simgesi olan tanrı SET(Seht,Sutekh,Seten)'dir.

 SET'in "kötü tanrı"olarak anılmasına sebep ise;Kardesi olan Osiris'i
öldürmesidir.Mitolojide Osiris'in oğlu olan Horus'la yapmış olduğu
savaşın(babasının intikamını almak için) sonunda yenilerek aşağı Nil bölgesine sürülmüştür.
Aşağı Mısır'ın kralı olan SET duvar süslemeleri ve yazıtlarda;Büyük uzun
kulaklı eşeğe benzeyen kırmızı saçlı hayali bir yaratık görünümünde tasfir edilmiştir.

Antik Mısır'a ait diğer kötülüğü simgeleyen mitolojik yaratıklara örnek olarak;
AMMİT(Ammut,Ammet,Amam,Amemet,Ahemait)
Ölülerin kalb'i ile beslenen timsah başlı aslan vücut'lu suaygırı.

APEP (Apepi,Aapep)
Nil nehrinde yaşayan yılan'a benzer kaos ve karanlığı temsil eden
iblis.(Firavun'ların öbür dünyada tanrı olmak için yaptıkları yolculuk
bu iblis tarafından engellenmek ister)

SHEZMU(Shesmu,Schezemu,Shesmou,Sezmu,Sesmu)
 Katliam,kan tanrılığının yanı sıra;Sarap ve parfüm tanrısı olarak
anılır.Bu tanrının daha çok iyilik yaptıgı ve ölülere öbür dünyada yararlı olduğu metinlerde anlatılır.Aslan başlı adam olarak tasfir edilir.

YASAK KİTAP

HZ.İDRİS(AHNUH,ENOCH,HANOK)'İN KİTABI

M.Ö 14.000 yılları civarında yaşadığı söylenen Kur'an-ı Kerim'in
Meryem ve Enbiya surelerinde adı geçen Hz.Nuh'un ilk atalarından olduğu sanılan
ve Tanah'ta da(Tevrat ve Zebur'u kapsayan,Yahudilerin kitabıdır.
Hristiyanlar "eski ahit" derler.İslam ise;Tanah'ın sadece Tevrat ve Zebur
bölümleri kutsal sayılır)adı Enoch olarak geçen kisinin yazmış olduğu(veya anlatımlarının yazıldığı) kitap'tır.M.Ö 300 yıllarında Ge'ez(yunan-
aramice karışımı) dilince olan nüshalardaki anlatımlar günümüze kadar gelmiştir.

"Enoch I" olarak geçen kitap;İskoçyalı bir gezgin-kaşif olan James Bruce tarafından 1773 yılında Habeşistan'daki bir manastır'da bulunmuştur.Bu kitaplarda çoğunlukla Aramice(sami dil ailesi)kullanılmış olmasına rağmen,kaşif'in bulduğu 3 nüshanın yazılımı,Etiyopya,Aksum krallığınca kullanılan Ge'ezcedir.İlk çevrisi 1801 yılında Pisti tarafından Almanca olan kitap'ın İngilizce çevrisi 1821 yılında Richard Laurence tarafından yapılmıştır.Kitabın tüm nüshalarının resmi sürümü 1976
yilinda Josef Milik tarafından yapılmıştır.
Enoch(enoh)I kitabı çevrimlerinde beş bölüme ayrılmıştır.
a) Gözetleyenler-Bekçiler bölümü(1-36 bölümler)
b) Enoch(Hanok) mesel bölümü   (37-71 bölümler)
c) Astroloji bölümü                      (72-82 bölümler)
d) Rüya görme bölümü                 (83-90 bölümler)
e) Mektup(öğütler) bölümü            (91-108 bölümler)
"Enouh II" ise;M.S 1.yy.ait olduğu sanılan eski Slavca yazılmış olan
kısa bir kitap'tır.Çevrimlerinde dört bölüme ayrılmıştır.
a) Enoch(Hanok)'un gökyüzüne çıkması (1-21 bölümler)
b) Enoch"un Cebrail a.s ile karşılaşması ve cennete giriş izni(22-37)
c) Enoch'dan ahlak ve sevgi üzerine        (38-68 bölümler)
d) Enoch'dan geçmişin özeti                   (69-73 bölümler)

Bu iki kitap içerik ve anlatımlarından dolayı Yahudilik ve Hristiyanlık
dinlerince apokrifa(apocrypha)-istenilmeyen ilan edilmiştir.

DÜNYA'NIN İÇİ BOŞ MU?

"İÇ DÜNYA" TEORİ Mİ?
 "Yer altı dünyası" kavramından;Eski dünya uygarlıkları (Mısır firavunlar dönemi,Hint efsaneleri,Sümerler,Babiller,antik Yunan mitolojisi,Mayalar,İnkalar,eski İrlanda efsaneleri)inanışlarında,
efsanelerinde ve mitolojilerinde sıkca söz edilmiştir.Güncel dinlerde de(İslam'da
ye'cüc-me-cüc,Yahudi ve Hristiyan inançlarinda Gog isimli varlıkların yerin yedi kat altında
yaşadığı,Budizm ve Hint inanışlarında Agarta uygarlığı ve Şamballa
kentinin Himalaya dağlarında yer altında olduğu,) bu inanışlar mevcuttur.

Gerçekten dünyamızda bir "iç dünya" mevcut mu?
"Yerkabuğu,manto,dış çekirdek ve iç çekirdek" olarak bildiğimiz dünya
yapısıda bir efsane mi?
Yukarıda bahsettiğimiz eski uygarlıklardan sonra dünyamızın içinin boş
olabileceği düşüncesinin bir teori(1692 yılında olarak bilim
dünyasına girmesine neden olan bilim adamı;Halley kuyruklu yıldızını
keşeden İngiliz gök bilimci Edmund Halley'dir.
Sonraki yıllarda bu düşünceye bazı bilim adamlarının(John Cleves Symmes(1812),Leonhard Euler(1707-1783),Nikola Tesla(1856-1943) destek vermesiyle "iç dünya teorisi"şekillenmiş olur.
Bu teorinin destekçilerine göre;Dünyamızın iç çekirdek bölümü bir
boşluktan ibaret olduğu ve burada çeşitli medeniyetlerin yaşadığı,kuzey ve güney kutuplarında deliklerin(Symmes Hole) olduğu ve bu deliklerinde
birer büyük kapı(iç dünya'ya giriş) olduğu yönündedir.
1968 yılında Nasa'ya ait Essa-7 uydusunun Kuzey kutup'u üzerinde
çekmiş olduğu resimde deliğe benzer büyük bir oluşumun görülmesi
"iç dünya teorisi" destekcilerini teyid eder görünümdedir.

Anlatında da görüldüğü gibi bu teori ile ilgili iddalar ve
görüşler 17.18. ve 19.yüzyıllarına ait olup,günümüz bilim dünyasınca "fantastik" olarak
adlandırılmıştır.
Sonuç metni şu şekilde mi olmalı acaba?:Eski uygarlıkların,kadim dinlerin
anlatımları ve bunlardan etkilenen bazı bilim adamlarının fantastik düşünceleri.